MERAK EDİLENLER

Ülkemizdeki Zehirli Yılan Türleri
Ülkemizde 14 zehirli 3' de yarı zehirli dediğimiz yılan türü bulunmaktadır. Yarı zehirli olarak belirtilen yılan türlerinin zehir dişleri ağzın gerisinde bulunduğu için insanlar için zehirli yılan türleri kadar tehlike oluşturmazlar.  14 zehirli yılan türünün 13'ünü engerekler (Viperidae familyası), 1 türü ise şimdilik Urfa civarından kaydı bulunan Mısır kobrası (Walterinnesia morgani ) oluşturmaktadır. Engerek türlerinin diğer yılan türlerinden ayrılan bariz özellikleri boyun bölgesinin bariz olması, üçgen şekilli baş, kuyruğun gövdeden sonra aniden kısalarak sonlanması ve üzerindeki baklava desenlerinden basitçe ayrılabilir. bu türlerde 2 adet bulunan zehir dişleri çenenin ön tarafında ve uzundur. ağzın gerisine doğru yatık halde bulunan diş saldırı anında öne doğru çıkarılır. 
 Şekil : Montivipera xanthina  (Osmanlı Engereği)

Unutulmaması gereken önemli bir husus bir yılanın zehirli yada zehirsiz olduğunu belirlemek uzmanlık gerektiren bir durumdur. Ülkemizde yılan sokması sonucu ölümler çok sık görülmesede ciddi yaralanmalara neden olabilir bu nedenle doğa yürüyüşleri gibi nedenlerle yılanlarla karşılaştığımızda bilmemiz gereken noktalar var. Yılanlar genellikle biz onlara çok yaklaşmadan oradan uzaklaşır ancak zehirli yılan türleri bulunduğu yerde çöreklenerek bekler ve çok yakınlarına ayağımızla basmadıkça ve rahatsız edilmedikçe saldırmazlar. Bizler onun için bir besin değiliz ve zehrini bizi avlamak için değil kendini korumak için kullanmak zorunda kalırlar. Arazide taş, kütük ve çalı diplerinde gizlenirler böyle yerlere yaklaşırken dikkatli olunmalı eğer taş ve kütük kaldırılması gerekiyorda uzak tarafından tutarak kendimize doğru çekmeliyiz. Böylece taşın yere temas eden bölümü yılanın bizden tarafa kaçmasını engelleyecek ve açık olan taraftan uzaklaşacaktır. Arazide uzun pantolon ve ayakkabıyla dolaşmakta önemli bir tedbirdir. 
Yılan Sokmalarında İlk Yardım
Ülkemizdeki zehirli yılanın Isırıkları genellikle ayak ve kollarda olmaktadır. Hayati organlara yakınlığı zehrin doğrudan damara denk gelmesi gibi etkenler zehrin etkinliği ve göstereceği etki konusunda oldukça belirleyicidir. Doğrudan damara denk gelen ısırıklarda zehir dolaşıma doğrudan katılacağı için etkisi çok hızlı ortaya çıkar. dokulara arası boşluğa denk gelen ısırıklarda lenf dolaşımı yoluyla taşınarak kan dolaşımına katılması çok daha uzun sürer. Isırılan kişinin fazla haraket ettirilmemesi sağlık ocakları ve küçük hastahaneler yerine büyük ilçe ve İl hastanelerine götürülmesi önemlidir çoğu vakada müdahale edilmediği halde ölümler görülmesede tedavinin hastane şartlarında yapılması çok önemlidir. Sokulan yerin kesilip emilmesi Çok ama Çok yanlış bir uygulamadır kesinlikle yapmayın,  sadece soğuk uygulama yapılabilir bölgedeki ağrıyı azaltması ve dolaşımı yavaşlatması açısından.

Engereklerin zehir Hemorajik etkilidir ve sokulan bölgede ağrı, ödem, kanama, doku ölümleri, dolaşım bozuklukları görülür ve ileri safhalarda bulantı, kusma, karın ağrısı, düşük tansyon, çarpıntı, halsizlik ve güçsüzlük görülür. Kobra zehri ise Nörotoksik etkili olduğu için solunum ve dolaşım sisteminde sinirleri paralize (felç) ederek solunum ve dolaşımın durmasına neden olabilir bu nedenle çok daha hızlı bir şekilde hastaneye yada ilk yardım merkezlerine ulaşılması gerekmektedir.


En Büyük Yılan,
Yılanlar hakkında anlatılan o kadar çok abartılı hikaye var ki. Çalışma alanımın sürüngenler olduğunu öğrenen bir çok arkadaşım bana hikayelerle geldi. Hepside devasa yılanları anlattı. Ama ülkemizde yaşayan yılan türleri arasında en uzun boya ulaşabilen tür Kara yılan ismiyle bilinen Coluber jugularis' tir. Boyu 2-3 metre arasında değişir ve Türkiyede kuzey sınırı İzmir civarı olmak üzere Anadolu'nun güney kesimi ile Güney Doğu Anadolu bölgesinde dağılış gösterir. İnternette bir çok resim var ama hepsi ya Photoshoplu yada resimler çok yakın çekim yapılarak arada yılanın boyunu değerlendirmemizi sağlıyacak bir nesne olmadan çekiliyor. 
Dünyadaki en büyük yılan ise Endonezya' nın Sumatra adasında yakalanan ve 15 metre uzunluğunda ve 450 kg olan piton yılanıdır. Guinness rekorlar kitabınada giren hayvan Endonezya' da bir hayvanat bahçesinde tutuluyormuş. Pitonlar genellikle 6 metre uzunluğunda oluyor. Ülkemizde ise Piton yılanlarından her hangi bir örnek dağılış göstermiyor.

Yılanlar ve Kertenkeleler Arasındaki Farklar. 
Oluklu kertenkeleyi gören arkadaşlarımdan hiç birini onun bir kertenkele olduğuna inandıramadım. Bacaksız kertenkele mi olur diyorlar. Bu yaklaşım hiçte doğru değil bacaksız kertenkelerde var arka bacak kalıntıları olan yılanlarda. Malesef zararsız olan bu kertenkele türleri yılan sanılarak öldürülmekte. Alt resimdeki Oluklu kertenkele (Pseudopus apodus)' dir. peki yılanlardan nasıl ayrılırlar....

Yılanları Kertenkelelerden ayıran 3 önemli özellik vardır: 
-Kertenkelelerin kulak delikleri vardır, yılanlarda yıktur.
- Kertenkelelerin açılıp kapanabilen göz kapakları vardır. Bazıları hariç (Gekkolar, Ophisops ve Ablepharus)
Yılanlarda ise gözü açılıp kapanan şeffaf bir plak örter.
-Kertenkelelerin alt çenelerinin iki yan parçası ön tarafta birbirleriyle kaynaşmıştır, Yılanlarda elastik bir parça ile tutturulmuştur. Bu elastikiyet yılanlarda macrofaj beslenme yani kendinden büyük besinlerle beslenebilme özelliği kazandırır.




Herpetoloji, zooloji içerisinde kurbağa ve sürüngenlerin incelendiği bilim dalıdır. Bu sınıfa ait türlerin morfolojileri, anatomileri, üreme biyolojileri, dağılışları, sistematikleri ve ekolojileri Herpetoloji' nin çalışma alanlarıdır.
                 Kelime anlamı olarak herpeton = sürüngen ve loji = bilim kelimelerinden oluşmaktadır. Sürüngen bilimi anlamına gelmesine rağmen kurbağalarda bu guruba dahil edilmiştir. Bunun en temel nedeni iki sınıfın birbirne çok yakın olmasıdır. Her iki classisde Tetrapoda superclassisinin alt sınıflarını oluşturur ve iki classisde poikiloterm (değişken sıcaklıklı) canlılardan oluşur. Amfibi classisi içerisinde üç ordo bulunmaktadır. Ülkemizde iki ordosuna ait türler bulunmaktadır (Urodela: kuyruklu kurbağalar ve Anura: kuyruksuz kurbağalar). Sürüngenler classisi içerisinde ise Testudinata: kaplumbağalar, Sauria: kertenkeleler ve Ophidia: yılanlar olarak sınıflanır.
       Türkiye konum açısından önemli bir zoocoğrafik alandır. Trakya bölgesi’nden Avrupa kıtasında dağılışı olan türler, Kafkaslar ve Doğu Anadolu’dan Asya kıtasında yayılışı olan türler ve Irak’tan Afrika kıtasında dağılış gösteren türlerin yayılış gösterdiği ve birbirleriyle karıştığı herpetofaunal çeşitlilik açısından çok önemli bir bölgedir. Yurdumuzun zenginliklerini tanımak, tanıtmak, doğaya ve ekolojik çevreye sahip çıkmak biyologların en temel görevleri arasındadır.
     
   İnsanların “doğa bizim için yaratılmıştır” düşüncesinden uzaklaşıp doğada tüm canlılar gibi kendisinin de ekolojik zincirin bir parçası olduğunu ve bu güne kadar zaten yeterince bencil davranarak büyük zararlar verdiğini fark etmesi gerektiğini düşünmekteyim.

       Bu sitenin hazırlanmasındaki temel amaçları, ekolojik dengede önemli bir yere sahip olan amfibi ve reptil türlerinin daha iyi anlaşılması ve yaşam alanlarımızı paylaştığımız amfibi ve sürüngen türlerinin tanıtılması, zararlı ve zehirli oldukları düşünülen türler tanıtılarak aslında öyle olmadıklarını, doğal hayatın çok önemli birer parçası olduklarını ortaya koymaktır.

     Site hazırlanırken tamamen amatör bir ruhla hareket edilmiştir. Siteyi ziyaret edenlerden öneriler ve yorumlar almak benim için amaca ulaşma yolunda belirleyici olacaktır. Katkı sağlamak isteyen herkezin metinleri www.herpetologist.info aracılığı ile yayınlanacaktır.



Hiç yorum yok:

:)

:)

Bu Blogda Ara